Türk milletinin hafızasında silinmez izler bırakan Çanakkale Savaşı, sadece askeri bir direnişin değil, aynı zamanda millet olma bilincinin ve bağımsızlık arzusunun en somut ifadesidir. 1915 yılında başlayan bu destansı direniş, emperyalist güçlerin işgal planlarını boşa çıkarmış, Anadolu halkının vatan sevgisiyle neler başarabileceğini tüm dünyaya göstermiştir. Bu savaşın en dikkat çeken yönlerinden biri ise, genç bir Osmanlı subayı olan Mustafa Kemal’in adının, halkın gönlünde bir kahraman olarak yankılanmaya başlamasıdır. Çanakkale, Atatürk’ün doğduğu değil, "doğduğu yer" olarak anılmış; onu tarih sahnesine bir lider olarak taşımıştır.
Birinci Dünya Savaşı, dünya tarihinin en yıkıcı ve geniş çaplı savaşlarından biri olarak 1914’te başlamış, Osmanlı Devleti ise İttifak Devletleri (Almanya ve Avusturya-Macaristan) safında savaşa girmiştir. İngiltere ve Fransa'nın hedefi, Osmanlı'yı savaş dışı bırakmak ve Çanakkale Boğazı üzerinden müttefikleri olan Rusya'ya askeri ve lojistik yardım ulaştırmaktı. Bu amaçla 1915 yılı başlarında Çanakkale’ye yoğun bir deniz saldırısı düzenlendi, ancak bu saldırılar başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun üzerine İtilaf Devletleri kara harekâtına yöneldi.
Çanakkale Boğazı, Anadolu ile Trakya'yı birbirine bağlayan ve aynı zamanda İstanbul’un denizden savunmasını sağlayan kritik bir geçittir. Bu nedenle burada kazanılacak bir zafer, İstanbul’un düşmesine ve Osmanlı’nın tamamen çökmesine neden olabilirdi. Fakat Türk askeri, büyük imkânsızlıklar içinde bile büyük bir inanç ve direniş göstermiştir.
Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı’nda 19. Tümen Komutanı olarak görev yaparken, savaşın kaderini değiştirecek kararlar almış ve uygulamıştır. Özellikle 25 Nisan 1915 günü Arıburnu’na yapılan ilk büyük çıkarma sırasında, emir beklemeksizin inisiyatif alarak birliklerini düşmanın önünü kesmek üzere yönlendirmiştir. O sabah, askerlerine söylediği şu sözler onun stratejik zekâsını ve kararlılığını yansıtır:
“Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve komutanlar gelebilir.”
Bu söz sadece bir askeri emir değil; aynı zamanda bir vatan savunması manifestosudur. Mustafa Kemal’in bu kararı, sadece o anki savaşı değil, tüm cephe hattının ve hatta savaşın seyrini değiştirmiştir. Onun bu kararlılığı sayesinde düşmanın iç bölgelere ilerlemesi engellenmiş ve moral üstünlük Türk ordusuna geçmiştir.
Savaşın ilerleyen aşamalarında Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığı’na atanmış ve burada da büyük bir başarıya imza atmıştır. 6-10 Ağustos 1915 tarihlerinde gerçekleşen Anafartalar Zaferi, onun "Anafartalar Kahramanı" olarak anılmasına neden olmuştur. Savaşın en kritik anlarında gösterdiği liderlik, üstün askeri dehası ve halkıyla kurduğu bağ, onun kısa sürede ulusal bir figür haline gelmesini sağlamıştır.
Mustafa Kemal’in cephede gösterdiği örnek davranışlar; askerlerine olan yakınlığı, cephede onlarla aynı şartlarda bulunması, yaralıların yanına gitmesi ve doğrudan halktan gelen askerlerle kurduğu samimi ilişkiler, onu sadece bir komutan değil, bir lider haline getirmiştir.
Çanakkale’de Mustafa Kemal'in gösterdiği liderlik, sıradan bir askeri başarıdan çok daha öteydi. Onun sahip olduğu vizyon, stratejik öngörü ve olaylara anında müdahale etme becerisi, ileride Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında oynayacağı rolün habercisi gibiydi. Çanakkale, onun liderliğinin doğuş noktasıdır. Burada kazandığı güven ve itibar, Türk milletinin ona duyduğu güvenin temelini oluşturmuştur.
Ayrıca Çanakkale Savaşı, Mustafa Kemal'in emperyalizme karşı duruşunun ilk sahnesidir. İngiltere, Fransa, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi dönemin güçlü sömürgeci ülkelerinin ordularına karşı verilen bu mücadele, Atatürk’ün ileride Kurtuluş Savaşı'ndaki "ya istiklal ya ölüm" felsefesinin de öncüsüdür.
Çanakkale Savaşı, Türk milletinin topyekûn bir var oluş mücadelesidir. Yüz binlerce askerin hayatını kaybettiği bu savaşta gösterilen direniş, bir milletin tarih sahnesinde onurla yerini almasını sağlamıştır. Ve bu savaşın parlayan yıldızı Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Onun liderliğinde, millet sadece o günü değil, geleceğini de kurtarmıştır. Çanakkale sadece geçilmez olmadı; aynı zamanda bir milletin yeniden doğduğu, bir liderin halkıyla kenetlendiği yer oldu.
Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale'de kazandığı tecrübe, güven ve halk desteğiyle sadece bir savaş kahramanı değil, aynı zamanda modern Türkiye’nin kurucusu olma yolunda ilk büyük adımını atmıştır. Çanakkale, Türk milletinin geçmişi kadar geleceğini de şekillendiren kutsal bir mücadele alanıdır; Atatürk ise bu mücadelenin ölümsüz lideridir.